Ticari hayatımda gerek tecrübelerim ve gözlemlerim gerekse mali kaygılar sebebiyle konferansların hep zaman kaybı olduğunu düşünmüşümdür. Bunu böyle düşündüren sebeplerim de oldukça ikna edici. Özellikle İnternet ile ilgili bir konferansın, sandalye, ışık, kablo ve kartvizit cehennemi, illaki havasız, bir salonda olması zamanım hakkında yaşadığım endişelerimi beslemesin de ne yapsın?
Pekala şunu da düşünmüyor ve sormuyor da değilim; mali kaygılar olmasa; önü arkası ile yaklaşık bir haftalık süre zarfında elde edilecek ticari ve sosyal faydalar ile O zaman içerisinde ofisinde, şehrinde, mahallende, evinde ürettiklerini karşılaştırdığında sonuç ne olur?
Zamanı iyi kullanmak konusunda her zaman kötüyümdür ama zamanın geçirgenliğine inandığım için birimlere ayrılmış zaman dilimleri üzerinden bu tip bir değerlendirmenin de en azından benim açımdan faydalı olmayacağını düşünüyorum. Kimi zaman ticari veya üretkenlik anlamında çok verimsiz geçen bir haftanın içinde öylesine bir karar alırsın ki, hayatın değişir. Bu sebeptendir ki konferans için ayrılan bir haftanın, ofisinde iş yapmak ile geçirdiğin diğer bir hafta ile kıyaslanması zaman ve fayda ilişkisinde mümkün değil. Kaldı ki başka bir ülkede, şehirde, yatakta geçirdiğin bir iki gece, aklın köşelerinde kapanmış bir iki kapının açılmasına da sebep olabilir. İhtimalleri arttırmak suretiyle bir konferansa sadece katılımcı olarak gitmek konusunda kendimi rahat hissettim. Ve WebSummit 2015 Dublin’e biletimi böylece aldım.
Üzülerek söylemeliyim ki, Web Summit doğduğu topraklara, Dublin’e bu sene veda etti. Sebepleri konusunda çok fazla dedikodu dinledim ama sır olmayan sebepler şunlar olabilir; Şehir küçük, pahalı, yeteri kadar otel yok, konferansın geldiği noktayı kaldıracak büyüklükte bir mekan yok. Benim kişisel tahminim ise seyahat etmesi daha elverişli ve daha turistlik bir mekan arayışı. Yani bilet satışını kolaylaştırmak. Anlıyorum. Hak da veriyorum.
Fakat olan bize oldu. Dublin sevdalılarına. Dublin mutlaka görülmesi gereken harika bir şehir. Yürüyerek gezilebilen şehirler beni çok mutlu ediyor. Dublin gerek kültürel yapısı, gerekse mimari ve sosyal yapısı ile iyi ki buradayım dediğim ender şehirlerden.
Şunu peşin söylemeliyim, Zirve şöhretini hak ediyor. Katılım inanılmazdı. Bu kimi zaman sorunlara da sebep oldu. Örneğin yürümekte dahi zorluk yaşadığın anlar olabiliyordu. Kimi zaman, kimi konuşmalar için salonlarda yüzlerce kişilik sıraları beklemek mesela, anlaşılır gibi değildi. Fakat internet yayınındaki başarısızlık ve yukarıda kimisinden bahsettiğim fiziksel imkansızlar dışında konuşmacılar ve konular özenle seçilmişti. (Dikkatimi çeken konuşmalar ve konuşmacılar hakkında yazının ilerleyen bölümlerinde fikirlerimi paylaşacağım.)
Benim gibi sadece katılımcı, gözlemci olmayı düşünenler için konular, konuşmalar tatmin ediciydi.
Facebook, Microsoft, Google, Instagram, Pinterest, Kickstarter, Slack, IBM, LınkedIn, Tinder gibi popüler firmalar oldukça üst düzeyde temsil edildiler.
Bu tip etkinlikleri iyi yapan bence en büyük etken ilham verici olup olmadığıdır. Bu da en basit hali ile konuşmacılardan geçer. Açıkçası daha fazla olmasını dilerdim ama şahsen Kickstarter Founder’larından Yancey Strickler beni çok etkiledi. İlham verici bir kişilik. Akıllı, dürüst, samimi ve eğlenceli. Onun konuşmalarını dikkatle takip ettim ve çok takdir ettim.
Yine Chris Moody’nin “Chairman of the bored” konuşması ilham vericiydi.
Dan Brown’ı canlı dinlemek ayrıca çok ilginç bir deneyimdi.
Ve Paddy Cosgrave. Hakikaten çok iyi enerjisi olan, enteresan birisi. Sahnede çok samimi, rahat ve içten. Sanırım WebSummit’in başarısı da burada gizli. Sevimli, samimi.
Gönüllü çalışanlar çok güleç geçlerden seçilmiş. Bu mutlaka bahsedilmesi gereken bir detaydı.
Uzmanlık alanıma girdiği için şunu rahatlıkla söyleyebilirim, konferans mobil uygulama basit, sade, anlaşılır ve faydalıydı. Geliştireceklerini düşünüyorum. Özellikle schedule ve map kısımları fonksiyonel olarak kesinlikle iyileştirmeye muhtaç.
Ticari olarak çok güçlü referanslarınız yoksa ama fikrinize, girişiminize ve kendinize inancınız varsa WebSummit dünyaya açılmak için harika bir fırsat. Yaratıcı tanıtım aktiviteleri ile ön plana çıkmak oldukça mümkün.
Etkinliğe katılmış hemen hemen herkes oldukça pozitifti. Kiminle tanışsanız heyecanlı ve meraklı gözlerle sizi tanımaya çalışıyorlardı. Bu içinde bulunduğumuz sektörün bence en güzel özelliği. Genç ve güler yüzlü bir sektörümüz var.
Bu konferansta aklında en çok ne kaldı derseniz, salon tasarımları derim. Işık, dekor, dev ekranlar hakikaten büyüleyiciydi.
Kimi salonların arasındaki yürüme mesafesi 15 dakikayı buluyordu. Bir konuşmanın en fazla 20 dakika olduğunu düşünürsek bu mesafenin yarattığı mutsuzluğu ve kaybı daha iyi tarif etmiş oluruz.
Boynumuzdaki gereğinden çok fazla büyük olduğunu düşündüğüm katılımcı tanıtım kartları açık seçik dururken koldaki bandı illa ki görmek isteyen güvenlik elemanları içimi baydı.
Startup stantlarının arasında gezmek adeta barda içki almak kadar zordu. Terlemiş heyecanlı ve endişeli suratları birer birer gezerek vardığım ilk genişlikte Startup’lara daha sonra – uygulama üzerinden – bakmaya karar verip Startup turumu yarım saat içinde sonlandırdım.
Katılımcıların ilgi alanları göz önüne alındığında daha fazla kapasiteli bir salon tercih edilmeliydi. Ve mutlaka Central Stage’e yakın olmalıydı. Sanırım iki veya üç defa salona girişteki sırayı görüp geri döndüm.
Kimi konuşmacılar başardıklarının altında kalmış kişilik, konuşma ve tavırlar sergilediler. İsim vermek istemiyorum. Ama sorarsanız söylerim.
Şimdi bu başlığı okuduğunuzda pahalı olduğundan şikayetçiymişim gibi anlamış olabilirsiniz ama aslında tam öyle değil. Öyle bir fiyat belirlenmiş ki, hem pahalı hem de ucuz.
Pahalı: çünkü tüm konuşmaları dinlemen imkansız. Bu durumda anlamsız bir şekilde paranı çarçur ettiğin hissine kapılıyorsun.
Ucuz: çünkü çok fazla katılımcı var. Bu durumda da bir konuşmaya salon girişindeki kuyruktan dolayı giremediğinde veya bir salondan bir salona barda gezer gibi sürekli birilerine sürtünerek yürüdüğünde yine anlamsız bir şekilde paranı çarçur ettiğin hissine kapılıyorsun.
Çözüm önerim yok. Şikayet mekanizması iyidir.
Katılımcıları birbiriyle eşleştirmek. Katılımcıları birbirinden haberdar (Ör. “Istanbul’dan 3 kullanıcı seninle şu anda aynı salonda, merhaba demek ister misin?”) etmek. My schedule kısmında alternatifler (Birbiriyle zaman açısından çakışan iki veya daha fazla konuşma seçildiğinde alternatif 1, alternatif 2, 3.. olarak kaydedebilmek.) oluşturabilmek. Zamanı geldiğinde, salona ulaşım tarifi ve salonun doluluk oranı ile konuşmaların hatırlatılması.
Dublin seyahatimin hafta sonunda bana katılan karıma hangisini mi söyledim? Hiçbirini. Onun merak ettiği bana faydası olacak kişilerle tanışıp tanışamadığımdı. Benim anlatmak istediğim ise doğru yolda olduğumu gördüğümdü.
Sevgilerimle,
Ugur Terzi Kurucu, Triceps – The Web Tailor
Leave a Reply